Cucurus

CUCURUS (Gürcüce: ჯუჯურუსი; translit.: “cucurusi”), Tao-Klarceti’nin bir parçası olan Tao bölgesindeki yerleşim yerlerinden biridir. Bugün Erzurum ilinin Oltu ilçesinde yer alır ve adı Subatuk olarak değiştirilmiştir.

KÖYÜN ADI
Köyün bilinen en eski adı Cucurus’tur. Gürcüce kaynaklarda Cucurusi (ჯუჯურუსი) olarak geçer. Ancak bu adın kökeni ve anlamı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Osmanlı idaresi altındayken bölgeyi ele geçiren Ruslar da köyün adını Cucurus (Джуджурус) olarak kaydetmişlerdir.[1]

Köyün adı Osmanlıca kaynaklarda da yaklaşık olarak benzer biçimde yazılıyordu. Nitekim 1928 tarihli Son Teşkilat-i Mülkiyede Köylerimizin Adları adlı Osmanlıca yayında köyün adı Cucuris (جوجوريس) olarak geçer.[2] Köyün adı sonradan Cürürüş biçimini de almıştır. İçişleri Bakanlığı’nın 1968 tarihli Köylerimiz adlı yayınında ise köyün eski adı Cücürüş, yeni adı da Subatuk olarak verilmiştir.[3]

Geç tarihte inşa edilmiş olan Cucurus Kilisesi. Fotoğraf: Buba Kudava,  Tao-Klarceti – Tarihsel ve Kültürel Anıtlar Kataloğu (Gürcüce), 2018, Tiflis.

TARİHÇE
Tarihsel Tao-Klarceti‘nin Tao bölgesinde yer alan Cucurus’un kuruluşu hakkında bilgi yoktur. Köyün bulunduğu bölge erken ortaçağda Gürcü Krallığı’nın, geç ortaçağda Cakeli sülalesinin yönettiği Samtshe-Saatabago sınırları içinde kalıyordu. 16. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin hakimiyetine girdi.

Uzun süre Osmanlı yönetiminde kaldıktan sonra 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Cucurus’u Ruslar ele geçirdi. 1886 tarihli Rus sayımına göre Oltu kazasına (uçastok) bağlı köyün nüfusu 275 kişiden oluşuyordu. 270 kişi Ermeni, 5 kişi de Türk olarak kaydedilmiştir.[4] Daha sonra Kars oblastına bağlı Oltu sancağının (okrug) Tavusker kazasında (uçastok) yer alan Cucurus’un nüfusu kısa zaman aralıklarıyla artmış, 1896 yılında 360, 1906 yılında 443 kişiye ulaşmıştır.[5] Bu artış, Osmanlı sınırları içindeki Erzurum bölgesinden Rus idaresi altındaki köylere Ermeni göçüyle ilişkili olabilir. 20. yüzyılın başlarında bölgeyi gezen Gürcü tarihçi Ekvtime Takaişvili, Oltu Çayı’nın bir kolu olan Cucurus Deresi kıyısında kurulu olan köyün Ermeni yerleşmesi olduğunu yazmış ve köydeki yarı yıkık kilise hakkında bilgi vermiştir.[6]

Birinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Rus ordusunun bölgeden çekilmesinin ardından Cucurus bağımsız Gürcistan sınırları içinde yer aldı. Kızıl Ordu’nun Gürcistan’ı işgali sırasında Ankara Hükümeti kuvvetleri de Rusların çekilmiş olduğu bölgeler ile geçici olarak Batum’u fiilen ele geçirdi. 16 Mart 1921’de imzalanan Moskova Antlaşması’yla Cucurus’un da içinde yer aldığı yerler Türkiye’ye bırakıldı.[7]

1928 tarihli Son Teşkilat-i Mülkiyede Köylerimizin Adları‘nda Cucuris (جوجوريس) olarak kaydedilmiş olan köyün adı, İçişleri Bakanlığı’nın 1968 tarihli Köylerimiz adlı yayınında Subatuk olarak verilmiştir. Bu kayıtlardan Cucurus adının, “yabancı kökten geldiği ve iltibasa yol açtığı” gerekçesiyle 1968’den önce değiştirilmiş olduğu anlaşılmaktadır.[8,9]

TARİHSEL YAPILAR
Cucurus köyünde, yapım tarihleri bilinmeyen iki kilisenin varlığı bilinmektedir. Bu kiliselerin ikisi de tek nefli köy kilisesidir.

Geç tarihte inşa edilmiş olan Cucurus Kilisesi. Fotoğraf: Buba Kudava,  Tao-Klarceti – Tarihsel ve Kültürel Anıtlar Kataloğu (Gürcüce), 2018, Tiflis.

Geç tarihte inşa edilmiş olan kilise, bugün de büyük ölçüde ayaktadır. Köyün güney kısmında bulunan kilise, Cucurus’un geç tarihte sakinleri olan Ermeniler tarafından inşa edilmiş olabilir.

Günümüze sadece yıkıntıları kalmış olan diğer kilise ise, köyün güneybatısında, kayalık bir yamaçta yer alır. Ekvtime Takaişvili’nin verdiği bilgiye göre, köyün Ermeni yerleşmesi haline geldiği 20. yüzyılın başlarında da bu kilise yıkık durumdaydı. Bu durum, bu yıkık kilisenin Ermenilerden önce köyde yaşayan başka Hıristiyan topluluğun kilisesi olabileceğini akla getirmektedir. 1907 yılında bu kiliseyi görmüş olan Takaişvili’nin verdiği bilgiye göre, irice bir yapı olan kilise basit taşlardan inşa edilmişti. O tarihte sadece apsisin tonozu duruyordu ve geri kalan kısmı yıkılmıştı. Kilisenin dört duvarı da sağlamdı. Bu duvarların kuzeyine bitişik küçük şapel ise tamamen yıkılmıştı. Güney tarafındaki duvara bitişik ikinci bir şapel daha vardı ve bu küçük yapı ayakta duruyordu. Bu küçük şapelin batı tarafında bir kapısı ve apsiste bir penceresi vardı. Kilisenin ise doğu ve batı tarafında birer penceresi bulunuyordu. Kilisenin sunağında küçük bir köşe mevcuttu. Kilisenin etrafındaki büyük mezarlıkta, eyerli at, koyun ve başka hayvan heykelleri olan mezar taşları dikkat çekiyordu.[10,11]

Kaynakça:
1. ^ “Oltu kazası (1886 Yılı)” (Rusça).
2. ^ Son Teşkilat-i Mülkiyede Köylerimizin Adları (Osmanlıca), İstanbul, 1928, s. 224.
3. ^ Köylerimiz, (Yayımlayan) İçişleri Bakanlığı, Ankara, 1968, s. 485.
4. ^ “Oltu kazası (1886 Yılı)” (Rusça).
5. ^ Candan Badem, Çarlık Yönetiminde Kars, Ardahan, Artvin, İstanbul, 2018, s. 119.
6. ^ Ekvtime Takaişvili, 1907 Yılı Kola-Oltisi ve Çangli’de Arkeolojik Araştırmalar Gezisi (Gürcüce), 1938, Paris, s. 78.
7. ^ Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, İstanbul, 1934, 2. cilt, s. 41.
8. ^ Son Teşkilat-i Mülkiyede Köylerimizin Adları (Osmanlıca), İstanbul, 1928, s. 224.
9. ^ Köylerimiz, (Yayımlayan) İçişleri Bakanlığı, Ankara, 1968, s. 485.
10. ^ Tao-Klarceti – Tarihsel ve Kültürel Anıtlar Kataloğu (Gürcüce), (Editör) Buba Kudava, (Yazarlar) Nestan Bagauri, Zurab Batiaşvili, İrma Beridze, Buba Kudava, Nikoloz Jğenti, Goça Saitidze, Natia Hizanişvili, 2018, Tiflis, s. 125-126.
11. ^ Ekvtime Takaişvili, 1907 Yılı Kola-Oltisi ve Çangli’de Arkeolojik Araştırmalar Gezisi (Gürcüce), 1938, Paris, s. 78.

Not: Bu yazı ႧႤႧႰႨ ႾႠႰႨ tarafından Vikipedi için kaleme alınmıştır.

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close