HOPA

HOPA (Gürcüce ve Megrelce: ხოფა; okunuşu: “h’opa”, Lazca: ხოპე / Xop’e), tarihsel Lazeti bölgesinin Tao-Klarceti kısmında kalan yerleşim yerlerinden biridir. Eskiden beri önemli bir liman olan Hopa kenti bugün Artvin iline bağlı Hopa ilçesinin merkezidir. Eskiden Hupati ve Hopca olarak da biliniyordu.

ETİMOLOJİ
Birkaç dilde benzer biçimde yazılan Hopa’nın antik çağdaki adı Anaxoupê’dir. Bu durum, farklı biçimlerde yazılsa da Hopa adının eskiden beri bu yerleşme için kullanıldığını göstermektedir. Bununla birlikte, günümüzde Gürcüce ve Megrelce Hopa (ხოფა), Lazca Hope (ხოპე / Xop’e) olarak bilinen yerleşmenin Gürcücedeki eski adı Hupati’dir (ხუფათი) (1:178). Hopa, Vahuşti’nin Gürcistan Krallığı Tarihi, Matiane Kartlisa, Evliya Çelebi’nin Seyahatname gibi ortaçağ kaynaklarında Hopca (ხოფჯა) olarak geçer (2:650). Gürcistan’ın İç Kartli bölgesinde, 13. yüzyıldan kalma bir manastır da Hopa Manastırı (ხოფის მონასტერი) adını taşımaktadır. Bu örnek Hopa ya da Hupati adının eski Gürcü coğrafyasında kullanılan bir yer adı olduğunu göstermektedir. Hopa adı Osmanlıca da bugünkü gibi Hopa (خوپه) biçiminde yazılıyordu (3:8.364; 4:19; 5:621).

Hopa adının kaynağı ve anlamı konusunda bilgi mevcut değildir. Bununla birlikte bu ad, Türkçe olmadığı için İttihat ve Terakki yönetimince 1916’da Cihadiye olarak değiştirilmiş, ancak bu değişiklik uygulamaya girmemiştir (6).

Bir liman keti olan Hopa.

DEMOGRAFİ
Hopa kazasının ya da kasabasının görece yakın döneme ait nüfus bilgileri Trabzon vilayeti salnameleri üzerinden aktarılabilir. Bu salnamelerin yayımlandığı dönemde, Trabzon vilayetinin Lazistan sancağı içinde yer alan Hopa’nın önce Arhavi kazasına bağlı bir nahiye, 1870’ten itibaren de kaza olduğunu belirtelim. Kaza merkezi ise Kuledibi adını taşıyordu ve Hopa’nın kaza olduğu tarihte Arhavi ve Gonio (Gönye) Hopa kazasının birer nahiyesiydi. Gonio’nun 93 Harbi’nde (1877-1878) Rusların eline geçmesinden sonra Arhavi ile Viçe (Fındıklı) Hopa kazsına bağlı nahiyelerdi.

Hopa’nın kaza olmasından sora, 1875 tarihli salnameye göre 23 köyü kapsayan (merkez) kazada 1.261 hanede 4.496 erkek nüfus kaydedilmiştir. Bu dönemde Osmanlı idaresi sadece erkek nüfusu tespit ediyordu. Hopa kazasının toplam nüfusunu bulmak için bir o kadar da kadın nüfusu eklemek gerekir. Bu durumda Hopa kazasında 8.992 kişinin yaşadığı ortaya çıkar. Hane başına ortalama 7,13 kişi düşmesi, Hopa kazasındaki ailelerin görece kalabalık bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir (3:7.259). Bu sayı, Arhavi ve Gonio nahiyelerinin nüfusunu içermemektedir.

Hopa kasabası ile Hopa kazasının köylerinin nüfusu 1902 yılında 10.070 kişiden oluşuyordu. Bu tarihte Hopa kazasına bağlı olan Arhavi nahiyesinde 13.913 kişi, Viçe nahiyesinde 9.700 kişi yaşıyordu. Bu nahiyelerle birlikte Hopa kazasının nüfusu 33.683 kişiyi buluyordu. 1903 yılına gelindiğinde Hopa kazasının nüfusu, 5.309’ü kadın ve 4.709’u erkek olmak üzere 10.216 kişiye çıkmıştı. Salnamede sosyal yapı üzerinde de kısa bilgi verilmiştir. Örneğin Hopa kasabası ile Arhavi ve Viçe nahiye merkezlerinde hükümet dairelerinde çalışanlar ile ticaret erbabı palto ve pantolon giyiyorken, köylüler yerli üretim şayak kumaştan zıpka ve mintan giyip başlarına başlık sarıyordu.  Kazada yaşayan Lazlar zeki ve çalışkan insanlardı; okuma ve yazmaya büyük ilgileri vardı (3:20.285-286; 21.931).

Hopa kasabasının 19. yüzyılın ikinci yarısı ile 20. yüzyılın ilk çeyreğinde küçük bir kasaba olduğu bilinmektedir. Nitekim 1935 genel nüfus sayımında Hopa kasabasında 2.884 kişi yaşıyordu. Bu tarihte Hopa ilçesine bağlı 72 köyün toplam nüfusu da 32.934 kişiden oluşuyordu. Her köyün ortalama nüfusunun 457 kişiden oluştuğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, o tarihte Hopa’nın bir köyü olan Beğlevani‘de (Güreşen) 1.728 kişi yaşıyordu (7). Hopa kasabasının nüfusu ilk kez 1965 nüfus sayımında 5 bini, 2016 nüfus sayımında da 20 bini aşmıştır.

TARİHÇE
Bulunduğu yer itibariyle antik çağda Kolheti Krallığı içinde yer alan Hopa ya da Hupati, 5. yüzyılın ikinci yarısında, Bizans imparatoru I. Leo (457-474) ile Lazika kralı I. Gubaz arasında yapılan anlaşmada iki krallığın sınırı olarak belirlendi. Hupati, 9-11. yüzyıllarda Haldia ülkesi sınırları içinde kalıyordu. 1040’larda Gürcistan kralı IV. Bagrat (1027-1072) tarafından kuşatılan Hupati, 1080’lerde Karadeniz kıyılarına kadar inen Büyük Selçuklular tarafından istila edildi. Hopa, 12. yüzyılın başlarında, Kral Kurucu Davit (1089-1125) döneminde Gürcü Krallığı sınırları içinde kalıyordu ve kral birkaç kez burayı ziyaret etmiştir (2:650). Daha sonra Gürcü prenslikleri Samtshe-Saatabago ile Guria Prensliği arasında el değiştirdi. Osmanlılar 1547’de, çevresindeki diğer yerlerle birlikte Hopa’yı da ele geçirdiler ve bu tarihten itibaren Hopa, Osmanlı idari biri olan Lazistan sancağı içinde yer aldı. 18. yüzyılda önemli bir ticaret yolu üzerinde bulunan kasaba, bu dönemin yazılı kaynaklarında Hopca olarak geçmektedir. Gürcü tarihçi Vahuşti de kasabanın adını Hopca biçiminde yazmıştır. Vahuşti Kartlis Tshovreba’da Hopa’dan, Gonio’nun batısında, Çaneti ile Borçka derlerinin kuzeyinde Karadeniz kıyısında yer alan küçük bir şehir olarak söz etmiştir.

1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında bölgeyi Rus ordusu ele geçirdi. Ancak varılan anlaşma sonucunda, Hopa Osmanlı tarafından kalırken, kasabayı bir ticaret merkezi olarak kullanan Murgul vadisi Rusya İmparatorluğu’na bırakıldı. Bu anlaşma uyarınca Hopa halkının bir kısmının toprakları ve yaylaları Rusya tarafında kalmıştı. 1909 yılına kadar Rusya bu halkın sınırı geçmelerine müsaade ediyordu; ancak bu tarihte pasaport ya da pasavan geçiş zorunluğu getirdi. Bunun üzerine Hopalıların bir kısmı Rusya uyruğuna da girip çifte vatandaşlık elde etmişlerdir (8:146, 160). Bu savaştan hemen önce Hopa, 1867’de kurulmuş olan Trabzon vilayetine bağlı Lazistan sancağında yer alan kaza ve Hopa kasabası da bu kazanın merkeziydi.

Lazistan sancağı Batum bölgesini de kapsar biçimde Osmanlı idaresindeyken, 1874 yılında bu sancağın topraklarını gezen Rus ordusunda görevli Gürcü general ve coğrafyacı Giorgi Kazbegi Hopa’dan bir köy olarak söz etmiştir. O tarihte Hopa kasabası ve çevresi, Lazistan sancağının beş nahiysineden biriydi ve bu beş nahiyeden üçü, yani Hopa, Gonio ile Arhavi, Hopa kazasına bağlıydı. Hopa nahiyesi, Makriali köyünden Peroniti burnuna kadar deniz kıyısını ve bu kıyı ile Borçka nahiyesi arasında kalan üçgen bir bölgeyi kapsıyordu. Hopa nahiyesi sınırları içinde 21 köyde, yaklaşık 1.500 hanede 9-10 bin kadar kişi yaşıyordu. Hopa köyünde ise, altı bakkal ve bir kahvehane vardı. Hopa kaymakamının konutu da burada bulunuyordu. Bugün Hopa kentinin bir mahallesi olan Orta Hopa o tarihte ayrı bir köydü ve Hopa köyünün merkezine 1 km uzaklıktaydı. Hopa Deresi vadisinde beş köyde Ermeni kökenli Hemşinliler ile Lazlar yaşıyordu. Hemşinliler sadece Türkçe, Lazlar ise Megrelceyle neredeyse aynı olan Lazca konuşuyordu. Halkın tamamı Müslümandı (9:135-136).

1902 tarihli Trabzon Vilayeti Salnamesi’nde Hopa kasabası ve ilçesi hakkıdan ayrıntılı bilgi verilmiştir. Hopa kasabasının Trabzon vilayetinin bütün Karadeniz kıyılarına benzediğini belirten salnameye göre, Hopa kasabası bir düzlükte kuruluydu. Bununla birlikte bulunduğu arazi hemen yükselmeye başlıyordu. Havanın rutubetli olması nedeniyle yazın en sıcak ayında bile etraf tamamen yeşildi. İlkbahar ve yaz rutubetli ve yağmurlu geçiyordu. Ocak-Mart aylarında havalar sert geçmekle birlikte, deniz bu sert havayı ılıman hale getiriyordu. Hopa kasabasında kazasında hükümet konağı, bir rüştiye mektebi (ortaokul), bir eczane, bir telgrafhane, bir gaz ambarı, bir askeri kışla ve bir cephane vardı. Kazanın tamamında, 20 cami, 5 mescit, 6 medrese, , 109 iptida mektebi (ilkokul), 3 debbağhane, 165 dükkân, 24 mağaza (mal depolama yeri için kullanılır), 18 kahvehane, 1.500 hane, 180 değirmen, 14 kiremithane, 61 fırın, 501 ambar, 15 serender ve 18 köprü bulunuyordu. Hopa, Arhavi ve Viçe kasabalarında terzilik, demircilik, bakırcılık gibi zanaatlar gelişmişti. Bu meslekleri Sürmeneli Rumlar yapıyordu. Kaza halkı ise, tarım, ticaret, gemicilik, balıkçılık, dülgerlik ve hayvancılıkla geçiniyordu. Başlıca tarımsal ürünler arpa, buğday, darı ve pirinçti. Yaygın biçimde yaylacılık yapılıyordu. Yaz başlar başlamaz yaylaya çıkılıyor ve Ağustos sonunda dönülüyordu. Hem Hopa kasabası hem de Arhavi ve Viçe kasabaları o dönemde önemli limanlardı. Hopa kazası ve bağlı nahiyelerden pek çok kişi Kafkasya, Kırım, Romanya ve Bulgaristan’a gidip oralarda kayıkçılık, marangozluk, balıkçılık, tütüncülük yapıyor ve işçi olarak çalışıyordu (1:20.285-287).  

Hopa, Birinci Dünya Savaşı sonlarında Rus ordusunun bölgeden çekilmesinden sonra bir süre bağımsız Gürcistan’ın sınırları içinde kaldı. Kızıl Ordu’nun Gürcistan’ı işgali daha tamamlanmadan, 16 Mart 1921’de Ankara Hükümeti ile Sovyet Rusya arasında imzalanan Moskova Antlaşması’yla Türkiye’ye bırakıldı (10:II.41). Önce Rize vilayetine bağlı bir kaza olan Hopa, daha sonra Çoruh (Artvin) vilayetine bağlanmıştır.

İmece usulü çalışan Lazların dinlenme anı; 1927. Fotoğrafın kaynağı: Özhan Öztürk, “Karadeniz Bölgesinde yardımlaşma”

TARİHSEL YAPILAR
Hopa’da iki kilisenin varlığı bilinmektedir. Bunlardan biri olan Hupati Kilisesi, Hopa sakinlerine göre bugünkü Hopa kentinin mahalleleri olan Orta Hopa (Şkahopa) ve Kuledibi (Amçişe) arasında, Toliuça’da (Lazca “Kara gözlü”) yer alıyordu. Kesin yeri bilinmeyen kiliseden geriye iz kalmamıştır. İoseb Kipşidze’nin Lazlardan aktardığına göre eski Bucak köyü (bugün Hopa kentinin bir parçası) yakınında, Mapaşkari’nin sağından bir saatlik yürüyüş yolunun sonunda büyük bir kilise vardı. 20. yüzyılın başlarında Nadirati denilen yerde kilisenin yıkıntıları duruyordu. Bu kilisenin yerini tespit etmek artık mümkün değildir (1:178).

Pançoli köyündeki kale. Köylüler buraya “kale” anlamında “Ciha” diyorlar. Fotoğraf: Buba Kudava,  Tao-Klarceti – Tarihsel ve Kültürel Anıtlar Kataloğu, 2018, Tiflis.

Eski kaynaklarda Gürcistan kralı IV. Bagrat’ın (1027-1072) 1040’larda Hupati Kalesi’ni kuşattığının belirtilmesi eskiden Hopa’nın sağlam bir kalesi bulunduğunu göstermektedir (1:650). Nitekim bu kale günümüzde kentin içinde, Hopa Deresi’nin denize döküldüğü yerde, derenin sağ kıyısında bir tepenin üzerinde yer almaktadır (1:320).

Kentin dışında Hopa ilçesi sınırları içinde de tarihsel yapılar bulunmaktadır. Bunlar arasında eski adı Azlağa olan Esenkıyı ve eski adı Makriali olan Çamlı köylerindeki kiliseler, eski adı Pançoli olan Yeşilköy’deki kale sayılabilir (1:320).

KAYNAKÇA:
1. ^ Tao-Klarceti – Tarihsel ve Kültürel Anıtlar Kataloğu (Gürcüce), (Editör) Buba Kudava, (Yazarlar) Nestan Bagauri, Zurab Batiaşvili, İrma Beridze, Buba Kudava, Nikoloz Jğenti, Goça Saitidze, Natia Hizanişvili, Tiflis, 2018.
2. ^ Kartlis Tshovreba Yer Adları ve Arkeoloji Sözlüğü (Gürcüce), Gela Gamkrelidze, Devit Mindoraşvili, Zurab Bragvadze, Marine Kvaçadze, Tiflis, 2013.
3. ^  Trabzon Vilayeti Salnamesi − 1869-1904, (Hazırlayan) Kudret Emiroğlu, Ankara, 1993-2009, 22 cilt.
4. ^ Muvahhid Zeki, Artvin Vilayeti Hakkında Malumatı Umumiye, 1927.
5. ^ Son Teşkilat-i Mülkiyede Köylerimizin Adları (Osmanlıca), İstanbul, 1928.
6. ^ Özhan Öztürk, “Karadeniz Özelinde Türkiye’de Köy İsimlerinin Değiştirilmesi meselesi.”
7. 1935 Genel Nüfus Sayımıİstanbul, 1937.
8. ^ Candan Badem, Çarlık Yönetiminde Kars, Ardahan, Artvin, İstanbul, 2018.
9. ^ Giorgi Kazbegi, Bir Rus Generalinin Günlükleri – Türkiye Gürcistanı’nda Üç Ay, 2019. 
10. ^ Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, İstanbul, 1934, 2. cilt.

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close