Peroniti

PERONİTİ (Lazca ve Gürcüce: პერონითი; okunuşu: “p’eroniti”), tarihsel Lazeti bölgesinin yerleşim yerlerinden biridir. Günümüzde Artvin iline bağlı Hopa ilçesinde yer alır ve adı Çamlı olarak değiştirilmiştir.

Peroniti, Hopa kasabasının 5 km güneybatısında, Karadeniz kıyısında yer alır. Yakınlarında Sugören ve Yeşilköy (Manastır) bulunmaktadır.

KÖYÜN ADI
Peroniti, köyün bilinen en eski adıdır. Bu yer adı Türkçeye Peronit (پرونت), olarak girmiştir (1:VIII.366; 2:621). Daha sonraki resmi kayıtlarda benzer biçimde yazılmıştır. Köyün adının Çamlı olarak değiştirilmesinden sonra da Peronit adı köyün yeni adıyla birlikte geç tarihe kadar kullanılmıştır (3).

Peroniti’nin (ფერონითი: “peroniti”) Lazcada “renkli yer” anlamına geldiğine ilişkin bir görüş vardır (4:946). Ne var ki Lazca “renk” anlamına gelen kelimenin “peroni” değil Gürcücedeki gibi “peri” olması, bu görüşün halk etimolojisi kaynaklı olabileceğini düşündürmektedir. Bu halk etimolojisi, 1874’te Lazistan’ı gezen Giorgi Kazbegi’nin de tarif ettiği gibi köyün görkemli bir doğaya sahip olmasıyla ilişkili olabilir (5:135-140). Köyün Lazca adının Pionti (პიონთი) olması ihtimali de vardır.

Peroniti (Çamlı) köyü.

DEMOGRAFİ
Peroniti’nin nüfusunu veren en erken tarihli kaynaklardan biri Trabzon vilayeti salnamesidir. 1876 tarihli salnameye göre Peroniti’nin nüfus 76 hanede yaşayan 476 kişiden oluşuyordu (1:VIII.367). Hane başına ortalama 6,2 kişi düşmesi, aile yapısının kalabalık olmadığını göstermektedir. 1935 yılına gelindiğinde, Çoruh vilayetinin Hopa kazasına (merkez nahiye) bağlı olan Peroniti’nin nüfusu 787 kişiye ulaşmıştı (6). Günümüzde köyde yaklaşık 500 kişi yaşamaktadır.

Peroniti köyü. Fotoğraf: Sabri Çiçek. Kaynak: BBC Türkçe.

TARİHÇE
Tarihsel Lazeti bölgesinin Tao-Klarceti kısmında yer alan Peroniti’nin kuruluşu hakkında bilgi yoktur. Bununla birlikte köydeki kilisenin varlığı, buranın 16. yüzyılın ortalarında Osmanlıların eline geçmesinden önce de bir yerleşme olduğunu göstermektedir. Çünkü Osmanlı döneminde, halkı Müslümanlaştırıldığı için Laz ve Gürcü köylerinde yeni kilise yapılmamıştır.

Erken ortaçağda Gürcü Krallığı’nın sınırları içinde yer alan Peroniti, geç ortaçağda bazen Gürcü atabeglerin yönettiği Samtshe-Saatabago’nun, bazen de Guria prensliğinin idaresinde kaldı. 1547’de Osmanlıların eline geçen köy, uzun süre Çıldır Eyaleti içinde kaldı. Geç dönemde, 1867’de kurulan Trabzon vilayetinin Lazistan sancağında yer alan Hopa kazasına bağlıydı. Peroniti köyünde, tarım ve kayıkçılık dışında hayvancılık yapılıyordu. 1876 yılında köyde 30 koyun-keçi, 250 inek ve 2 öküz besleniyordu. Köyde Kireçhane denilen yerde iki kaplıca vardı. Genel kabule göre suları bel ağrısına ve uyuza iyi geliyordu (1:VIII.367; XIII.645).

1874’te bölgeyi gezen Rus ordusunda görevli Gürcü general Giorgi Kazbegi Hopa’dan Peroniti’ye kayıkla gitmiştir. Rusçanın etkisiyle köyün adını Pironiti olarak yazan Kazbegi, Peroniti köyünün denize doğru uzanan küçük vadilere yayıldığını, evlerin ağaçlar arasında gömülü olduğunu, bir evden diğerini görmenin mümkün olmadığını yazmıştır (5:135-140).

Peroniti, 1920’lerde Rize vilayetine bağlı Hopa ilçesinin bir köyüydü (2:621). Sovyetler Birliği’nin Gürcistan sınırından kaçak olarak Türkiye’ye giren Nazım Hikmet ve İsmail Bilen, Sabri Çiçek adlı birinin şikayeti sonucunda güvenlik güçlerince Peroniti’de yakalanmıştır (7). Peroniti 1930’larda Çoruh vilayetine bağlı Hopa’nın bir köyüydü. Köyün adı bu tarihten bir süre sonra Çamlı olarak değiştirilmiştir. Bununla birlikte halk arasında ve resmi kayıtlarda bu adın kullanımı devam etmiştir.

Peroniti Kilisesi, cephe duvarı. Fotoğraf: Buba Kudava,  Tao-Klarceti – Tarihsel ve Kültürel Anıtlar Kataloğu, 2018, Tiflis.

KÖY KİLİSESİ
Kuruluş tarihi bilinmeyen Peroniti Kilisesi, tek nefli bir yapıdır. Köyün Bangleti mahallesinde, bir evin avlusunda bulunan kilise, günümüzde de büyük ölçüde ayaktadır. Giorgi Kazbegi’nin verdiği bilgiye göre kilise Hz. İlyas’a adanmıştır. Kazbegi, Peroniti ile Kise köyleri arasında bulunan kilisenin büyük bir yapı olmadığını, üzerinin de kalın sarmaşık tabakasıyla kaplı olduğunu yazmıştır. Kazbegi Peroniti Kilisesi’ni Hıristiyanlığın Lazistan’daki en iyi abidesi olarak tanımlamıştır. Köylülere göre Peroniti’de yerleri saptanamayan iki kilise daha vardır (8:177; 5:140).

Atları beklerken Hopa’da iki gün kaldık. Artık beklemekten yorulup sıkılınca, üçüncü gün bize eşlik eden yol arkadaşlarımızdan birinin Pironiti’deki evine kayıklarla gitmeye karar verdik.
Hopa’dan bir saatlik yürüme mesafesinde Kise köyünün bulunduğu yerde, denize küçük bir ırmak dökülüyor. Bu yerleşim yerinde deniz, Hopa’da olduğundan daha çok sokulmuştur anakaraya… 120 hanenin yaşadığı bu köy, Hopa gibi dağınıktır. Kise’den güneye Pironiti burnuna doğru dönmek zorundayız. Buranın kuzey tarafında Pironiti deresi denize dökülüyor. Burunla aynı ismi taşıyan köyde 40 hane yaşıyor. Kise ve Pironiti kıyıdan görünmüyor. Bu köyler denize dar kapılarla açılan küçük vadilere yığılmıştır. Tüm evler öyle yeşile gömülmüştür ki, bir evden baktığınızda diğer evi göremezsiniz bile.
Evden eve gitmek için ırmak boyunca kıvrıla kıvrıla devam eden dar patikalar kullanılıyor. Her evin küçük bir bahçe ve ekilebilir topraktan oluşan kendi arazisi var. Buraya genelde mısır ekiyorlar. Evlerin büyük bölümü kestane ağacından yapılmıştır. Bitki örtüsü Hopa’daki ile aynıdır. Zemin bazı yerde sarı, bazı yerde mavi saf kilden oluşuyor. Burada kireç taşının ve kirecin tüm katmanlarına rastlıyoruz. Bu yapıdaki zeminin bir sonucu olan ve bizim artık her yerde aşina olduğumuz, üzerinde bir atın zorlukla yürüdüğü “merdiven-yol”lara rastlıyoruz haliyle… Pironiti’de, uzun zamandır Guria’da ticaret yapan Laz tüccarın yanında geceyi geçirdik. Atların getirilmesini beklerken çevre mahalleleri, köyleri, Pironiti ve Kise’yi ayıran kayalık burunda inşa edilmiş kilise harabelerini gezdik. Kilise büyük değil; üzeri de kalın sarmaşık tabakası ile kapanmış. Tasvirler yok ancak tarihi eserler bakımından oldukça fakir olan Lazistan’da, Pironiti kilisesi Hristiyanlığın en iyi abidesidir denebilir.
Sonunda uzun zamandır beklediğimiz atları Pironiti’ye getirdiler, ancak atların sayısı yetersizdi. Bu yüzden kervanımız ikiye bölündü: Ben, bana eşlik eden iki kılavuzla birlikte atla gittim, kalanlar da kayıkla yola çıktılar. Arhavi’ye doğru harekete geçtik.
Deniz kıyısında atla gezilebilecek tek yol, telgraf direkleri hattı üzerinden gitmektedir. Buna hazine yolu deniyor. Telgraf hatlarının geçirilmesi ile birlikte beş yıl önce, hükümet eski patika üzerine eskisine göre daha geniş olan bu yolu inşa etmiş. Yolda at izine rastlamadık. Bu da yöredeki ulaşım araçları hakkında bize bir fikir veriyor. Pironiti’den çıktıktan sonra bir saat içinde Pironiti burnunu oluşturan dağ sırtındaki geçide çıktık, buradan Arhavi’ye doğru inişe geçtik. Burun, 200 feet yükseklikten dik duvar şeklinde denize iniyor ve kıyıda yolculuğu imkânsız hale getiriyor. Pironiti köyünden çıktıktan iki saat sonra Arhavi’ye vardık.
Kaynak: Giorgi Kazbegi, Bir Rus Generalinin Günlükleri – Türkiye Gürcistanı’nda Üç Ay, 2019, s. 138-139; Çeviren: İrfan Atan, Editör: Kevser Ruhi.

KAYNAKÇA:
1. ^ Trabzon Vilayeti Salnamesi − 1869-1904, (Hazırlayan) Kudret Emiroğlu, Ankara, 1993-2009, 22 cilt.
2. ^ Son Teşkilat-i Mülkiyede Köylerimizin Adları (Osmanlıca), İstanbul, 1928.
3. ^ 1975 Genel Nüfus Sayımı, Ankara, 1977.
4. ^ Özhan Öztürk, Karadeniz – Ansiklopedik Sözlük, 2005, 2 cilt.
5. ^ Giorgi Kazbegi, Bir Rus Generalinin Günlükleri – Türkiye Gürcistanı’nda Üç Ay, 2019.
6. ^ 1935 Genel Nüfus Sayımı, İstanbul, 1937.
7. ^ Mustafa Alp Dağıstanlı, “Nâzım Hikmet: Ölümünün 56. yılında ünlü şairin ilk mahpusluğu ve Hopa günleri“.
8. ^ Tao-Klarceti – Tarihsel ve Kültürel Anıtlar Kataloğu (Gürcüce), (Editör) Buba Kudava, (Yazarlar) Nestan Bagauri, Zurab Batiaşvili, İrma Beridze, Buba Kudava, Nikoloz Jğenti, Goça Saitidze, Natia Hizanişvili, Tiflis, 2018.

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close